15. yaşgününü kutlamaya hazırlanan Sofi, bir gün posta kutusunda "Kimsin" yazılı bir not bulur. Bu sorudan hareketle, bütün bir felsefe tarihinde sorulmuş soruları ve cevapları, sürükleyici bir roman kurgusu içinde anlatan Jostein Gaarder, Umberto Eco'nun "Gülün Adı"nda Ortaçağ teolojisini romanlaştırma gücünü bu kitabında felsefede gösteriyor.
Siyasetten uzaklaşan kitap, Batı medeniyetinin belirgin nitelikleriyle, insan ırkının böcekler tarafından yok edilmesi ihtimallerini tartıştıktan sonra, ruhun mahiyeti üzerine bir tartışmayla son bulmaktadır. Kitaptaki denemeleri birbirine bağlayan genel tez, dünyanın hoşgörüsüzlükten, bağnazlıktan ve yanlış yolda bulunsa bile canlı bir eylemin beğenilmesi gerektiği inancından çok çektiği; halbuki son derece karmaşık modern toplumumuzda ihtiyacı duyulan şeyin, dogmaların gerçekliğini araştırmaya hazır serinkanlı bir düşünüş ile en bağdaşmaz görüşlere bile hakkını verebilecek bir kafa özgürlüğü olduğu tezidir. ir indiriminiz mi var? Sizi ziyaret eden ünlü biri veya önemli farklı bir etkinlik mi var? Bunları mutlaka herkesin öğreneceği şekilde duyur
Pembe fili düşünmemem gerekiyor. Tamam, o zaman kocaman, gri bir balina düşünürüm. Pembe fili düşünme. Balinalardı değil mi su püskürten? O kadar zaman nefeslerini mi tutuyorlar, ne yapıyorlar? Pembe fili düşünme. Geçenlerde aldığım kitabı da düşünebilirim. Pembe fili düşünme. Çok heyecanlıyım başlamak için. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünmemem lazım. Acaba kaç defa düşündüm? Pembe fili düşünme.
Böyle de düşünmemem lazım galiba. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme. Mini mini bir kuş donmuştu, pencereme konmuştu. Pembe fili düşünme. Of kaç dakika oldu acaba? Pembe fili düşünme. Dakika tutmayı unuttum galiba. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme. Acaba telefonum nerede? Kılıfı da pembe! La la la la. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme.
İnsan ilişkileri, iletişim hataları, yaşama sevinci
çocuklarla iletişim, eşlerle iletişim, rollerimiz ve
kadın-erkek eşitliği…
“Bu kitapta, temel konulara, özellikle toplumun ihtiyacı olduğunu düşündüğüm ve seminerlerimde izleyenlerin etkilendiklerini gözlediğim konulara yer veriyorum. Pek çok kişi televizyondaki “Küçük Şeyler” adlı programımızı izledi, beğendi. Ancak kitap ve televizyon farklı şeyler. Televizyon renkli, ama kitap da gerekli! Televizyonda paylaşamadığım, tartışamadığım konuları burada ele almaya çalışıyorum.” (Üstün Dökmen
Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu Kral Kaybederse romanında, doruklardan aşağı inmeyeceğini sanan bir avcının avına av olup yuvarlanışını, kendini sevilmeyeceğine inandırmış mutsuz bir kadının da trajik hayatı içinde avken nasıl avcı olduğunu anlatıyor.
Yeni Kuşak Terapistlere ve Hastalarına Açık Mektup
Psikiyatrist ve yazar Irvin D. Yalom’un klinik uygulamadaki otuz beş yılı aşkın tecrübesinin zirvesi niteliğinde olan Bağışlanan Terapi, hastaların ve terapistlerin terapiden nasıl en iyi şekilde fayda sağlayabileceğini gerçek vaka çalışmaları aracılığıyla gözler önüne seren olağanüstü bir rehber. Yalom, alandaki yepyeni yaklaşımını ve edindiği tecrübeleri mesleğe yeni adım atan terapistlerle “seksen beş kişisel ve kışkırtıcı ipucu” halinde paylaşıyor. Önerileri ve fikirleri arasında şunlar var:
• Hastanın sizin için önemli olmasına izin verin
• Hatalarınızı kabul edin
• Her hasta için yeni bir terapi yaratın
• Ev ziyaretleri yapın
• Asla (hemen hemen asla) hasta adına karar vermeyin
• Freud her zaman hatalı değildi
Yeni kuşak hastalar ve danışanlar için terapötik süreci zenginleştirmeyi amaçlayan Bağışlanan Terapi, bu alanla ilgilenen herkes için keyifli, bilgilendirici ve düşündürücü bir çalışma.
Gerçek Psikoterapi Öyküleri Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius, “Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok,” diye yazmış. İşte ünlü psikiyatr Irvin Yalom da bu sonsuz varoluşun küçük bir parçasını işgal eden günübirlik hayatları, yani bizi yazıyor…
Saul, Stockholm'den gelen ve açamadığı üç mektuptan dolayı niye acı çekiyordu?
Thelma'yı geçmişteki bir aşk macerasına bu kadar bağlayan şey neydi?
Carlos'un maço fantezileri, onu yavaş yavaş öldüren kanseri kabullenmesine nasıl yardımcı oldu?
Elinizdeki bu kitapta, psikoterapist Irvin D. Yalom'un yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama amacını yitirme gibi, aslında hiçbirimizin tamamen kaçamayacağı temel insanlık kaygılarından rahatsız olan hastalarıyla yaptığı çalışmalardan seçtiği,on ilginç öykü bulacaksınız.
Dr. Yalom bu öyküleri aktarırken, bir insan olarak psikiyatrın terapi sürecinde karşılaştığı güçlükleri de, duygusal ve sürükleyici bir dille anlatıyor.
Sahaf Mendel' de, tüm hazinesi kitap sevgisi ve bilgisinden hikayesi, savasin kültüre barbar saldirisi anlatiliyor. Kaçak'ta ise evine dönmek isteyen Boris adli bir Rus'un Cenevre Gölü'nde bir balikçi tarafindan bulunmasi ve evine dönme mücadelesi sirasinda bulundugu gölde hayatina kiymasinin trajik hikayesi zihinlerde bir hüzün birakiyor.
Dava, manasi derhal anlasilmayacagindan, birkaç kademede okunmasi gereken bir kitap. Bununla beraber, birinin digerini saf disi etmedigi iki yorumu vardir: psikolojik ve teolojik. Psikolojik yorum, baslangiç noktasini, Kafka'nin hayatindan ve mütehakkim babasi karsisindaki aczinden alir. Kafka, hayati boyunca tenkit edildi ve her zaman kusurlu bulundu. Joseph K.'nin içinde bulundugu çaresizlik, bu hisleri anlatiyor: Her seye kadir adalet pesine düsmüstür. Bu dünya kendisine eziyet çektirdiginden, K., kadinlarla düsüp kalkarak avunmak ister. Fakat onlarla kurdugu iliskilerde de genellikle becerisizdir. Yapabildigi kadari ile kendisini, dünyanin is ve bankacilik ortamina verir. Ama yargilama gelistikçe bu savunma hatlari da parçalanir. Sonunda, mahkeme onu yikar.
Psikoterapist Irvin Yalom bu eğlenceli ve düşündürücü kitabında hasta ve terapist karşılaşmalarının gizemli yanlarıyla ilgili derin araştırmalarını okuyucuyla paylaşıyor.
Kendi klinik deneyimlerine dayanan öykülerde Irvin Yalom hastalarına ve kendisine dönüşüm yolunda rehberlik ederken bir kez daha insan zihnini anlamaya çalışan korkusuz bir kaşif olduğunu ispatlıyor. Bu yolculukta anlamlı detaylarla ve keskin gözlemlerle kağıda aktarılmış, daima akılda kalacak karakterlerle tanışıyoruz: Yalom'un ölüm yoldaşı Paula, terapistinin gözlemlerine kulak misafiri olunca hasta gizliliği konusuna yeni bir boyut kazandıran Myrna; Yalom'un bir yandan kendi içindeki kederi dökmek, bir yandan da şifa vermek istediği Magnolia ve tabii Yalom'un, oğlunu sevgisiyle ve onaylamaz tavrıyla boğan huysuz, bunaltıcı annesi.
Her alandan okuyucular için eşsiz bir kaynak olan, terapistlerin kalbine ve zihnine belki de gayrimeşru bir kapı açan Annem ve Hayatın Anlamı insan ilişkilerinin dönüştürücü gücünü gözler önüne seriyor.
"Sonsuz uzayda etrafında bir düzine daha küçük kürenin döndüğü, üzerindeki küflü tabakanın canlı ve bilinçli varlıklar ürettiği, soğuk, sert bir kabukla kaplı aydınlık küre. İşte bu... gerçek dünya."
Arthur Schopenhauer
Rutin bir doktor kontrolünde ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenen saygın psikiyatr Julius Hertzfeld uzun mesleki geçmişini gözden geçirmeye karar verir ve yirmi yıl kadar önce terapide başarısız olduğu seks bağımlısı Philip Slate'le iletişime geçer. Philip, Julius'un terapisi işe yaramasa da Alman filozof Arthur Schopenhauer'in öğretileri yoluyla mucizevi bir şekilde bağımlılığından kurtulduğunu iddia etmektedir ve dahası, şimdilerde felsefi danışman unvanı almak için eğitim görmektedir.
Julius Hertzfeld ile Philip Slate görüşmelerinin ardından bir anlaşmaya varırlar. Philip, Julius'tan eğitimi için süpervizörlük yapmasını ister, Julius da Philip'in danışman olmak için öncelikle insansevmez ve soğuk yanını törpülemesi gerektiğini düşünerek ona grup terapisine katılma şartı koşar. Önlerinde uzanan birkaç ay kısa gibi görünse de grup terapisinin dinamiği ve üyelerin birbirleriyle olan iletişimi herkesi beklenmedik ölçüde dönüştürür.
Saul, Stockholm'den gelen ve açamadığı üç mektuptan dolayı niye acı çekiyordu?
Thelma'yı geçmişteki bir aşk macerasına bu kadar bağlayan şey neydi?
Carlos'un maço fantezileri, onu yavaş yavaş öldüren kanseri kabullenmesine nasıl yardımcı oldu?
Elinizdeki bu kitapta, psikoterapist Irvin D. Yalom'un yalnızlık, ölüm korkusu, yaşama amacını yitirme gibi, aslında hiçbirimizin tamamen kaçamayacağı temel insanlık kaygılarından rahatsız olan hastalarıyla yaptığı çalışmalardan seçtiği,on ilginç öykü bulacaksınız.
Dr. Yalom bu öyküleri aktarırken, bir insan olarak psikiyatrın terapi sürecinde karşılaştığı güçlükleri de, duygusal ve sürükleyici bir dille anlatıyor.
Seksen beş yaşın acemisiyim. Sona doğru yaklaştıkça
adım adım başa dönen bir daire çizerek ilerliyorum.
Rusya göçmeni Yahudilerin ilk nesil çocuklarından olan yazar ve psikiyatrist Irvin D. Yalom, Washington, DC'nin düşük sınıfın çoğunlukta olduğu bir bölgesinde büyüdü. İçinde bulunduğu şartlardan kurtulmak istediği için aklına doktor olmayı koydu ve bunu inanılmaz bir yükseliş izledi. Başkalarının hayatlarını araştırmak üzerine bir kariyer inşa eden Yalom, kalemini ve terapötik bakış açısını bu kez kendisi için kullanıyor.
Yalom'un hikayesi bir rüyayla başlıyor: Kendisi on iki yaşında ve yüzü sivilce izleriyle dolu bir kızın evinin önünden bisikletiyle geçiyor. Her sabah olduğu gibi kızla arkadaş olabilmek umuduyla kıza, "Selam Kızamıklı!" diye bağırıyor. Ama rüyasında kızın babası, Yalom'u her gün tekrarladığı bu sözlerin onu incittiğine dair uyarıyor. Yalom'a göre bu, empatinin doğuşu; bu dersi hiç unutmamış.
Sevgiye ve pişmanlığa dair anekdotlarla iç içe geçmiş olan Bir Psikiyatristin Anıları'nı okurken, kitapları pek çok insan için yol gösterici bilge bir psikiyatrist ve düşünürün yaşam yolculuğuna şahitlik ediyoruz. Ama bu yalnızca bir insanın hayat hikayesi değil, Yalom'un yaşamına ve gelişimine dair düşünceleri, bizi kendi köklerimiz ve hayatımızın anlamı üzerine düşünmeye de davet ediyor.
Ölüme, yanıp kül olmuş bir kaleden başka bir şey bırakmayın.
Nikos Kazancakis
".varoluşsal psikoterapi ile dini teselli arasında da bazı kıyaslamalar yapacağım. Bu iki yaklaşımın karmaşık, gerilimli bir ilişkisi olduğuna inanıyorum. Bir bakıma aynı atalara ve endişelere sahip kuzenler sayılırlar: insanlığın doğasında bulunan umutsuzluğa çare bulmak gibi bir görevi paylaşıyorlar. Ama yine de temel inançlar ve psikoterapinin belli başlı pratik yaklaşımları ile dini tesellinin taban tabana zıt olduğu da bir gerçek."
İnsan neden ilahi bir varlığa inanma ihtiyacı hisseder? Ölüm neden korkutucudur ve insanı dini teselliye iter? Din ve psikiyatri insan ruhuna nasıl dokunur?
2000 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği'nin Oskar Pfister Ödülü'ne layık gördüğü Irvin Yalom'un ödül alırken yaptığı konuşmayı içeren bu kitap, hemen her insanın zihnini kurcalayan sorulara yanıtlar sunuyor.
Jenole Frank tarafından "alanında bugünün ve yakın geleceğin en iyi kitabı" olarak selamlanan Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği, uzun bir süredir grup psikoterapisinin temel metinlerinden biridir ve American Journal of Psychiatry dergisinde daha önce yayımlanan bir araştırmada on yılın en etkili on psikiyatri yayınından biri olarak kabul edilmiştir.
Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği kitabının bu tamamen gözden geçirilmiş ve güncellenmiş yeni baskısında Dr. Yalom ve Dr. Molyn Leszcz, kitabı, son on yılda yapılan yeni araştırmaların yanı sıra geniş klinik bilgi ve uzmanlık alanlarındaki en son gelişmeleri içerecek şekilde genişletti. Bu baskıda; kısa grup terapisi, çevrimiçi grup terapileri, etnokültürel çeşitlilik, travma ve yönlendirilmiş sağlık hizmetleri ve özel ve yapısal gruplar (bağımlılık ve tıbbi olarak hasta gruplar) gibi yeni bölümlerin yanı sıra yazarların son dönemlerde yapmış olduğu çalışmalardan güncellenmiş referanslar ve yeni klinik örnekler de yer almaktadır.
Dr. Yalom ve Dr. Leszcz, tüm bölümleri biçim ve içerik bakımından güncellemenin yanı sıra muteber araştırmalar ve klinik gözlemlerle de güçlendirmiştir. Metin, yazarların yönettiği binlerce grup seansından elde edilen verileri ortaya koymaktadır.
"Grup çalışması için mükemmel bir kitap. Bu çalışma; böyle bir göreve başlamadan önce her türden gruba liderlik eden herkesin sahip olması gereken temel fikirleri ve pragmatik metotları kapsamaktadır. Leszcz ile Yalom, klasik araştırmaların yanı sıra alandaki en yeni araştırmaları zevkli ve aydınlatıcı bir okuma deneyimiyle sindirmiş ve modellemiştir. Okur, değişimin gruplarda gerçekleşmesi için gereken temel mekanizmaları keşfedecektir. Ayrıca, zor grup üyeleriyle başa çıkmanın ve temel görevleri yerine getirmenin yolları ortaya konmaktadır. Elinizdeki metin, hem zengin hem de pratikte derindir."
"Güneşin ya da ölümün yüzüne doğrudan bakamazsınız."
Ölüm korkusu insanları hayvanlardan ayıran şeydir; her din, her kültür bu korkuyu yatıştırmaya çalışmaktadır. Yalom, yaşadığımız anksiyetelerin çoğunun özünde ölüm korkusunun yattığını söylüyor. Bunu anlamamız ise genellikle bir "uyanma deneyimi" sayesinde gerçekleşir: bir rüya, yakınını kaybetme, hastalık, travma, yaşlanma.
Kendi ölümlülüğümüzle yüzleşince önceliklerimizi yeniden belirler, sevdiklerimizle daha derinden iletişime geçer, hayatın güzelliklerini daha çok takdir edip kendimizi gerçekleştirmek için gerekli riskleri almaya daha istekli oluruz.
Irvin Yalom, "Ben de herkes gibi ölümden korkarım. Bir türlü kurtulamadığımız karanlık gölgemizdir o bizim," diyor. Ancak bu eserinde ölümle yüzleşen hastalarının çoğunun hayatlarını nasıl değiştirdiğini ve zenginleştirdiğini, onlar için gerçekten önemli olan kararları nasıl verdiklerini mercek altına alıyor. Yalom kitabı için, "Karamsar bir kitap değil bu. daha çok her anın ne kadar değerli olduğunun bilinmesini umuyorum," diyerek, ele aldığı konunun önemini vurguluyor.
Yalom, Spinoza'ya ya da Rosenberg'e psikanaliz uygulayabilir miydi?
Bunu yapabilseydi tarihin seyri değişir miydi?
10 Mayıs 1940'ta Hitler'in askerleri Hollanda'yı işgal eder. 1941 yılının Şubat ayından itibaren yağmacılıkla görevlendirilmiş keşif grubunun başındaki Reichsleiter Rosenberg, Amsterdam'a yönelir ve Spinoza'nın Rijnsburgların evinde muhafaza edilen kütüphanesini ele geçirir.
Ölümünden üç yüzyıl sonra Spinoza, Nazi ideoloğu Rosenberg'in neden ilgisini çekmiştir? Yahudi filozofun eserleri onun antisemitik görüşlerinin altını oyabilecek midir? Peki, 1656 yılında Amsterdam'ın Yahudi cemaatinden atılıp ailesini görmekten men edilen bu adam kimdir? Goethe, Rosenberg'i nasıl hayal kırıklığına uğratmıştır?
Irvin Yalom psikoterapi deneyimlerine dayanarak, hakkında çok az şey bildiğimiz, nesiller boyu düşünürleri etkileyen bu kendine has filozofun, Spinoza'nın iç dünyasını keşfe çıkıyor. Aynı zamanda Hitler'in yanında yer alan ve Avrupa Yahudilerinin soykırımında kilit rol oynayan Alfred Rosenberg'in ölümcül kariyerinin nasıl geliştiğini de anlamaya çalışıyor.
Psikoloji ile felsefeyi, gerçek ile kurguyu ustaca harmanlayan Irvin Yalom, Spinoza Problemi'nde bizi soluksuz bir yolculuğa çıkarıyor.
"Yüce ruhlu psikiyatr, yüce ruhlu düşünür hakkında bir roman yazmış. İddialı, bilgece ve ilgi çekici. Spinoza Problemi okuyucuyu şu temel soruyla yüzleşmeye itiyor: Mantık her zaman kazanan taraf olabilir mi?"
"Bu kitap, depresyon çilesini hafifletecek, günümüzde mevcut olan başlıca tedavi yöntemlerinin eşsiz bir anlatımıdır."
- John P. Docherty, M.D.
"Klinik uzmanlara çağdaş tekniklere yönelik harika bir bakış açısı sunarak, depresyon tedavisinde sıklıkla kullanılan terapiler üzerine en son bilgileri sunuyor."
- Ellen Frank, Ph., D.
"Bu kitapta, özel terapi kılavuzları, klinik örneklerin bolca kullanıldığı somut öneriler ve ayrıntılı hasta hikayeleri sunulmaktadır. Niyetimiz okuru etkilemek, büyülemek ya da gizli akademik tartışmalara dipnot koymak değildir. Bunun yerine her bölüm, pratik içindeki klinisyene pragmatik değer taşıyan bir temel sunmak üzere tasarlanmıştır. Aslında genel editör, cilt editörleri ve bölüm yazarları olarak amacımız tektir: Hastalarımızın hayatlarına önemli, acil ve somut katkılar yapmak.
- Irvin D. Yalom, M.D.
İçindekiler
- Aile Terapisi
- Bilişsel Davranışsal Terapi
- Kişiler Arası Psikoterapi
- Bireysel Psikoterapi
- Grup Terapisi
- Bedensel Terapi
- Kombine Tedavi
Ginny Elkin psikiyatri dünyasının "şizoit" olarak tanımlayacağı, sorunları olan genç ve yetenekli bir yazardır. Farklı terapi türlerini deneyip ilerleme kaydedemeyen Ginny sonunda Dr. Irvin Yalom'la bire bir terapi seanslarına başlar. Terapinin bir parçası olarak da her bir seansın ardından ikisi de ayrı ayrı raporlar hazırlayıp, üzerinden altı ay geçmeden bu raporları okumayacakları konusunda anlaşırlar. Her Gün Biraz Daha Yakın, Ginny Elkin ve Irvin Yalom'un seanslar üzerine hazırladıkları bu raporlardan, terapötik ilişkileriyle ilgili kaydettikleri duygu ve düşüncelerden oluşmaktadır.
Her Gün Biraz Daha Yakın, psikiyatr ve hastanın birbirleri hakkındaki düşüncelerine aynı anda şahitlik etme imkanı bulduğunuz ilk kitap olma özelliğini taşıyor ve sizi kapalı kapılar ardındaki terapi seanslarını gözlemlemeye davet ediyor.
"İfade gücü kuvvetli olan hastaları tedavi etmek her zaman kolay olmaz. Amerika'nın en iyi psikoterapistinin çetin bir hastasıyla her seansta nasıl derinliklere ulaştığını görmek büyük bir ayrıcalık. Psikoterapi alanındaki faydaları haricinde bu kitap aynı zamanda iki insanın güçlü ve zayıf yanlarını karşılıklı olarak paylaşmasını anlatıyor ve hem edebi bir metin hem de bilgece, dürüstçe bir ders niteliğinde okunabiliyor."
Alles in allem ein feines Buch- quasi Yaloms Qintessenzen- manchmal überraschend einfache Erkenntnisse, was einen guten Therapeuten ausmacht. Gut dargestellt und immer wieder dargelegt, wurde der Ansatz das "Hier und Jetzt" zu nutzen, mehr noch als das archäologische Graben in der Vergangenheit. Auch die pragmatische Herangehensweise unterschiedliche Therapieansätze zu nutzen, sich nicht sklavisch an Richtungen zu halten, einengende Diagnosen zu vermeiden, eigene Schwächen nicht zu verschweigen, sich Hausbesuche als therapeutischen Input zu erlauben, sowie ganz allgemein das Augenmerk der therapeutischen Arbeit auf den Prozess statt vorwiegend auf den Inhalt zu legen, waren für mich sehr erhellend. Überrascht war ich über seinen Einsatz der Traumanalyse, welche mir schon ein wenig überholt vorkam, mich aber dazu veranlasst über so manches nächtliche Geschehen wieder nachzudenken und Assoziationen bzw. Erklärungen fließen zu lassen. Sehr wichtig erscheint mir auch sein Hinweis, dass Psychotherapie Zeit benötigt, mag unsere Gesellschaft auch noch so ökonmisch- kosten-nutzenorientiert sein! Für mich wars ein feines Buch!
Usta Terapist ve Hikaye Anlatıcısının Çalışmalarından Seçmeler
Günübirlik Hayatlar ve Bir Psikiyatristin Anıları gibi çoksatan kitapların yanı sıra psikoterapi alanında klasikleşen Varoluşçu Psikoterapi ile Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği yapıtlarının da yazarı olan Yalom'un dönemsel çalışmalarından örnek seçkilerden oluşan Yalom Seçkisi, yazı ve psikoterapi sanatı üzerine baş döndürücü yeni kişisel deneyimleri de paylaşıyor.
Irvin D. Yalom'un kuramsal ve edebi çalışmalarından müstesna parçaların incelendiği bu seçkide, Yalom'un yazılarının çeşitliliğini, aydınlatıcı vaka çalışmalarından kuramsal modellere ve tabii ki edebiyata kadar değişen parçalar halinde deneyimleyeceksiniz. Yalom'un grup terapisi ile varoluşçu terapi alanlarında referans kitap haline gelen eserlerinden özenle hazırlanmış metinlerin yer aldığı bu çalışma, yazarın edebiyat ile psikoterapi arasındaki ilişkiyi sarsıcı bir şekilde aktardığı örnekleri de içeriyor. Dr. Yalom, Yalom Seçkisi için bir giriş yazısı kaleme almanın yanı sıra her bölüme özel kısa notlar ve anlatı üzerine üç yeni makale yazmıştır.
Gerek edebiyat gerekse edebiyat dışı yazılarında Yalom, insan doğasını keşfetmek ve gerçek ile hayal olan arasındaki çizgiyi fark etmenin her zaman kolay olmadığını gözler önüne sermek için psikoterapi merceğinden yararlanıyor. Yalom'u, kariyerinin başından beri bu minvalde ilerlemeye sevk eden şey, anlatıya olan bitmez tükenmez ilgisidir ki Yalom Seçkisi'ndeki metinleri birbirine bağlayan da bu tutkudur. Pek çok farklı deneyimin bu kitabın nüvesini oluşturması muhtemeldir. Aslında bakarsanız Yalom Seçkisi'nin zenginliği de buradadır. Yalom'un daha ziyade klinik metinlerini okuyanlar, onun kurgusal çalışmalarından kendini alamayacak; uzman olmayan okurlar ise psikoterapi uygulamaları hakkında daha fazla bilgi ve anlayış kazanacaktır. Yapılması gereken tek şey, bu ustayı takip etmek.
Bu kitapta, Türkiye'de değişik nedenlerle psikiyatra başvuran her kesimden insanımızın hikayelerini bulacak, başta aşk ve ölüm olmak üzere "insanlık halleri"yle karşılaşacaksınız. İnsanlar size içini açacak, en gizli sırlarını sizlerle paylaşacak. Ve bütün bu sorunlar, hastalar ve hastalıklar karşısında Türkiye şartlarında bir ruh doktorunun duyguları, düşünceleri, yapabildikleri ve yapamadıklarını göreceksiniz. Bu kitabın bir yerlerinde mutlaka kendinizi bulacak, kendinizle yüzleşeceksiniz. Okudukça, yaşamın, sağlığın, sevginin ve huzurun değerini daha iyi anlayacak; her damlası ayrı bir duygunun rengini taşıyan bir çağlayanın altından geçecek ve tertemiz olacaksınız.
Gerçekten "özgür" müsünüz?
Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük?
Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa?
Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi?
Bir hafta sonu tatilinde cep telefonunuzu kapattığınızda mı özgür hissediyorsunuz sadece kendinizi?
Hayatınızla ilgili her kararınızı sadece kendinizi düşünerek mi alıyorsunuz?
Kaderinizin ipleri tamamen sizin elinizde mi?
Başkalarının sizden yararlandığını düşündüğünüz oluyor mu?
Kaybetmekten korktuğunuz insanlar yok mu?
Değişmeye ne kadar açıksınız?
En azından yumurtayı nasıl yemekten hoşlandığınızı düşünün. İlle de rafadan mı? Yoksa "Bugünlük de böyle olsun, ne fark eder ki?" dediğiniz olur mu?
Önemsiz gibi görünen bu küçücük ayrıntıların mücadelesi içinde silinip gider sizi siz yapan sınırlarınız. Çünkü "özgürlük" sandığınız gibi "sınırsız" olmak demek değildir, tam tersine net ve güçlü sınırlara sahip olabilmenizle ilgilidir. Diğer bir deyişle, hayır diyebildiğiniz ölçüde, özgürlük alanınıza sahip çıkarsınız.
HAYIR DİYEBİLME SANATI sınırlarınızı doğru çizerek, kendinize geniş bir özgürlük ve özgüven alanı yaratmanın incelikleriyle dolu, duyarlı bir rehber...
Aklın gidiş biletini aldığı yerde kalp çoktan dönüş biletini ayırmıştır.
Aslında her şey bir rüyayla başladı. Sahi rüyalara inanır mısınız? Ben inanmazdım. Ta ki aynı rüyayı birkaç kez görene kadar... Uyandığınız an ya da günün herhangi bir anında ne yaparsanız yapın rüyanızın tamamını hatırlayamayacaksınız. Her seferinde en fazla yarısı ya da küçük bir bölümü tamamlanmış bir hikayeye bakar gibi bakacaksınız rüyalarınıza...
Bir rüyanın peşinden koşmak kimilerine anlamsız gelebilir, bense bununla ilgilenmiyorum. Sadece kalbimin sesini dinlemek istiyorum çünkü kalbimi hafife almaktan, sezgilerimi görmezden gelmekten korkuyorum. Siz sadece şunu düşünün, ya gördüğünüz rüyayı sizinle birlikte bir başkası daha görüyorsa? Ya siz de o başka bir şeyi yaşıyorsanız ama haberiniz yoksa? Aşk başka bir şeydir. Bazen gördüğünüz rüyanın içindeki mor bir şemsiye, bazen mesafelere inat yanı başınızda duran bir gazoz kapağı, bazense zamanın içinde saklanan gizli bir zamandır aşk. İnanmaya, hissetmeye ve yaşamaya değer...
R. D. Laing'in Düğümler'i bir psikoloji kitabı, yazarını ünlü eden anti-psikiyatri yaklaşımıyla yazılmış bir teorik çalışma değil; bize dilin imkansızlığını gösteren bir oyun/deneme. Dizeler biçiminde yazılmış, ama uzun aforizmalar gibi ilerleyen, bir dünya bakışını anlatan (ama anlatmayan), bir hayat anlayışını savunan (ama savunmayan) bir "yol-yordam" metnine benzer en çok.
"Kendime saygı duymuyorum bana saygı duyan birine saygı duyamam. Ancak bana saygı duymayan birine saygı duyabilirim.
Jack'e saygı duyuyorum çünkü o bana saygı duymuyor.
Tom'u aşağılıyorum çünkü o beni aşağılamıyor.
Ancak aşağılık biri benim gibi aşağılık birine saygı duyabilir.
Aşağıladığım birini sevemem.
Jack'i sevdiğime göre onun beni sevdiğine inanamam.
Nasıl kanıtlayabilir ki?"
Büyük bir indiriminiz mi var? Sizi ziyaret eden ünlü biri veya önemli farklı bir etkinlik mi var? Bunları mutlaka herkesin öğreneceği şekilde duyurun.
Müşterileriniz sizi sosyal medyada övüyor mu? Potansiyel müşterileri sadık müşterilere dönüştürmek için müşterilerinizin harika deneyimlerini paylaşın.
Bir tatil indirimi veya haftalık özel bir indirim mi sunuyorsunuz? Müşterilerinizi bu muhteşem fırsatla heyecanlandırmak için burada duyurun.
Yeni bir yer mi açtınız; mağazanızı yeniden mi tasarladınız veya yeni bir ürün ya da hizmet mi eklediniz? Bu haberi kendinize saklamayın; paylaşın, duymayan kalmasın.
Müşterilerin soruları varsa, bizim de yanıtlarınız var. En sık sorulan soruları ekleyin; böylece herkes kazançlı olsun.
kitaplıyorum.com
Telif Hakkı © 2021 kitaplıyorum.com - Tüm Hakları Saklıdır.
GoDaddy Destekli
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.
Hoş Geldiniz! Denemeye Değer!