Dikkatlice takip ederseniz, belki bu gizemi çözebilirsiniz.
Bir pazartesi öğleden sonra, Bayview Lisesi'nin beş öğrencisi cezaya kaldı.
Bronwyn, öğrencilerden ZEKİ olanı, Yale Üniversitesi'ne girmek istiyor ve asla kuralları çiğnemiyordu.
GÜZEL olan Addy ise mükemmel bir mezuniyet balosu prensesiydi.
SABIKALI olan Nate, halihazırda uyuşturucu satıcılığından şartlı tahliye edilmişti.
SPORCU olan Cooper, tüm gözleri üzerinde toplayan bir beyzbol oyuncusuydu.
Ve herkes tarafından DIŞLANAN Simon, Bayview Lisesi'nin ünlü dedikodu uygulamasının yaratıcısıydı.
Ancak kimse Simon'ın o ceza sınıfında öleceğini tahmin edemezdi. Yapılan soruşturmaya göre Simon'ın ölümü bir kaza değildi. Üstelik polis, Simon'ın diğer dört öğrenci hakkında yayınlayacağı dedikoduları eline geçirince hepsi birer cinayet şüphelisi oldu. Peki kim yalan söylüyordu?
Herkesin sırları vardır, değil mi? Asıl önemli olan, o sırları korumak için ne kadar ileri gideceğinizdir.
Sirlarini kendine saklasan iyi edersin! Echo Ridge, genç ve güzel kizlarin basina kötü seylerin geldigi bir yerdi. Yirmi yil önce, on yedi yasindaki bir kiz sirra kadem basmisti. Bes yil önceyse, son siniflarin balo kraliçesi ölü bulunmustu. Simdi de Ellery ve Ezra, neredeyse hiç tanimadiklari anneanneleriyle yasamak üzere oraya tasinmak zorundalardi. Ellery sirlarla dolu bir ailede büyümüstü ama bu kasabadaki bazi sirlar tehlikeliydi. Kimse dogrulari söylemezken, kendisi de dahil üç kizi hedef gösteren tehdit mesajlarinin ardindaki ismi çok geç olmadan bulmalari gerekiyordu. Gitgide daralan çember bir kez daha kurbanini ariyordu
Gizemli Nil Adası'nda kurallar belliydi. Bir yılınız vardı. Kaçmak ya da hayatta kalmak için tam 365 gün.
On yedi yaşındaki Charley kuralları bilmiyordu. Hatta nerede olduğundan bile haberi yoktu. Hatırladığı son şey sıcak hava ve kendinden geçtiğiydi. Uyandığındaysa kayalık bir arazide çırılçıplaktı.
Kaybolmuş ve yalnız hisseden Charley, adada uzun süre hiçbir insana rastlamamıştı, ta ki gençlerin lideri Thad ile karşılaşana kadar. Artık, adadan kaçmanın ne kadar zor olduğunu öğrenmişti. ve tabii bir de aşık olmanın. Thad'in zamanı doluyordu ve Charley, geleceklerini kurtarabilmek için önce Thad'i kurtarması gerektiğini fark etmişti. Ancak tehlikelerle dolu bu adada en büyük tehdit zamandı!
Cadı ile cadı avcısı kutsal evlilik bağıyla birleştiklerinde hikaye tek bir şekilde bitebilir.
Aşk ve Ateş
Louise le Blanc bağlı olduğu cadılar meclisinden iki yıl önce kaçıp Cesarine şehrinin gölgelerine gizlenmişti. Cadıların avlanıp yakıldığı bu şehirde büyüsünü kullanmaya cesaret edemese de yetenekli bir hırsız olarak bıçak sırtında yürüyordu.
Cadı avcısı Reid Diggory'nin ise hayattaki tek ideali kötülüğü yeryüzünden silmekti. Fakat kaderin hain bir oyunu yüzünden Lou ile Reid evlenmek zorunda kaldıklarında, zamanla aralarında karanlık sırlardan başka şeyler de filizlenecekti.
Yüzyıllardır süren savaş son kurbanını bekliyor.
Dünyayı bir kez kurtardılar. Peki ya sonra?
Yıllar önce, görünürde hiçbir sıradışı özellikleri olmayan beş genç –Sloane, Matt, Ines, Albie ve Esther– için hükümet özel bir plan yapmıştı. Büyünün kapıları açıldığında, Karanlık denen düşman saçtığı dehşetle büyük bir yıkıma ve pek çok kişinin ölümüne neden olmuştu. Kehanete göre ise insanlığın tek ümidi Seçilmiş Olanlardı. Büyük bedeller ödemiş olsalar da zafer tabii ki onların olmuştu.
Karanlık yenildikten on yıl sonra hâlâ yeryüzündeki en ünlü insanlar olsalar da yeni nesil, o korku dolu günleri hiç hatırlamıyor gibiydi. Fakat Sloane hatırlıyordu. Attığı her adım takip edilir ve geceleri kâbuslarla doluyken unutmasının imkânı yoktu.
Onuncu Yıl Barış Kutlamaları onlara yeni ve çok kötü bir sürpriz hazırlıyordu: İçlerinden birinin ani ölümü. Zaferleri anısına dikilen anıtın önünde cenaze için toplandıklarında, korktukları başlarına gelecek ve her şeyin daha yeni başladığını, Karanlık’ın asıl hedefinin bildikleri dünyanın çok ötesinde olduğunu keşfedeceklerdi.
• Buzzfeed
• Bustle
• Barnes&Noble
• Paste
• Magazine Cultress
• Bookriot
• Verge
• Amazon'a göre
Yılın Een İyi Genç Yetişkin Romanı
Zafira, halkını beslemek için erkek kılığına girerek lanetli orman olarak bilinen Arz'a giren Avcı'ydı. Nasir ise Sultan'a karşı çıkacak kadar ahmak olanları öldüren Ölüm Prensi. Her ikisinin de namı Aravistan'ın her köşesine yayılmış olsa da kaderlerinde çok daha büyük bir şeyin parçası olmak vardı.
Kadim Kız Kardeşler'in ışığı söndüğünden beri gitgide karanlığa boğulan ülkeye büyüyü geri getirebilmek için bir plan kurulmuştu. Kötülüğün kalbine uzanan yolculukta piyon olduklarından habersiz Avcı ve Ölüm Prensi aynı hedefe yürüyorlardı. Fakat asıl düşman dişlerini çoktan göstermişti.
Niyet ettiğin her konuda kısmetini açacak, eşi benzeri olmayan, gelmiş geçmiş en etkili uygulama ve formüller.
BİLİNÇALTI * TILSIM * ŞİFRELER * TELKİN SIRLAR * DUA * GİZEMLER * RİTÜEL
Bu kitap sadece sahibine aittir ve ona sahip olan kişi için güçlü bir etkiyle çalışır. Kitabı aldıktan ve uygulamaya başladıktan kısa süre sonra sahibinin enerjisine uyumlanır. Kitap, kendi esrarengiz enerjisini de sahibine geçirir.
Bu kitap, bir sırlar kitabıdır ve gizemlerle doludur. KISMET, sahibinin dileklerini gerçek yapmak için gerekli birçok sıra dışı şifre ve kodu içerir. Kısmet, yolu bilir. Hiç yolu yoksa bile, o bir yol açar. Kısmetine açılan kapının tüm gizemli şifrelerini girerek, dileklerini gerçek yapmaya ve yeni bir hayata şimdi hazırsın. KISMET, SENİN YERİNİ BİLİYOR.
Casiopea Tun, büyükbabasının evinin yerlerini temizlemekle meşgul olsa da Meksika'nın güneyindeki küçük bir kasabadan uzaklarda yaşayabildiği bir hayatın hayalini kurar. Ne var ki bu hayat yıldızlar kadar ulaşılmazdır, ta ki karşısına gizemli bir sandık çıkıncaya dek. Sandığı açmasıyla bir Maya tanrısının ruhunu istemeden de olsa serbest bırakır. Böylece sıradan bir genç olan Casiopea, kendini efsanevi bir tanrının yoldaşı olarak bulur ve hem Meksika'ya, hem yeraltındaki Maya dünyasına hem de kendi kaderindeki bilinmezliklere doğru bir yolculuğa çıkar.
Yeşimin ve Gölgenin Tanrıları, Maya mitolojisi ile çağdaş dünyanın kesiştiği karanlık bir peri masalı.
Locus En İyi Fantastik Roman Ödülü Adayı
Goodreads okurlarına göre 2019'un En İyi Fantastik Romanı!
Galaxy "Alex" Stern, Yale Üniversitesi birinci sınıf öğrencileri arasından tuhaflığıyla sıyrılan bir genç. Los Angeles'ta büyüyen ve her türlü belaya bulaşabileceği bir hayat yaşayan Alex, vahşi bir cinayet mahallinden sağ çıkan tek kişi. Yirmi yaşında ama birçok açıdan hala boyundan büyük işlere kalkışan biri. Ve bir gece arkadaşlarını, sevgilisini, bildiği her şeyi kaybetti. Hastane yatağında uyandıktan sonra hayatı tamamen değişti. Alex, üniversitedeki cemiyetlerin faaliyetlerini denetleyen bir grubun parçası oldu, peki ama neden?
Geçmişiyle ilgili sorulara cevaplar arayan Alex, kendini birden sihirli ve gizemli cemiyetlerin, Kadim Sekizli'nin ortasında buldu. Büyüyle uğraşan, ölüleri dirilten, yaşayanları avlayan zenginlerin ve güçlülerin kalesi olan cemiyetlerde olup bitenleri kim tahayyül edebilirdi ki?
GERÇEK HARIKALAR DIYARİ’NA HOŞ GELDINIZ
Harikalar Diyarı’nda kimse göründüğü gibi değildir… Alyssa bile.
Alyssa Gardner bitkilerin ve böceklerin düşüncelerini duymaktadır. Bu yeteneğini herkesten saklasa da kaderinin farkındadır; annesi gibi hastaneye kapatılma ihtimali vardır. Büyük-büyük-büyük-büyükannesi Alice Liddell garip rüyalarını Lewis Carroll’a anlatıp Alice Harikalar Diyarında’nın ilham kaynağı olduğundan bu yana ailesinde buna benzer akıl hastalıkları baş göstermiştir.
Annesinin durumu kötüleşince Alyssa inanamadıklarının aslında korkunç bir gerçekliğe dayandığını öğrenir: Gerçek Harikalar Diyarı, Lewis Carroll’ın anlattığından daha karanlık ve tehlikeli bir yerdir. Üstelik Alyssa oraya gidip bazı testlerden geçmelidir: Alice’in gözyaşı okyanusunu kurutmak, çay partisinde uyuyanları uyandırmak ve korkunç Cangaver’i sakinleştirmek gibi. Bu maceraya gerçek dünyada âşık olduğu Jeb’i de katar fakat zamanla, güvendiği Jeb ile Harikalar Diyarı’ndaki büyüleyici ve tekinsiz rehberi Morpheus arasında kalacaktır.
Dünya Fantezi Ödülü, En İyi Roman Adayı (2018)
İngiliz Fantezi Ödülü (2018)
Nehri, büyüye asla inanmazdı. Şüphesiz güçlüydü; on sekizinci yüzyıl Kahire'sinin en yetenekli dolandırıcılarındandı. Sunduğu hizmetlerin -el fallarının, cin çıkarma ayinlerinin ve şifalı muskaların- numara olduğunu herkesten iyi biliyordu, yine de gerek hayatta kalmak gerek Osmanlı seçkinlerini dolandırmak için harika bir yoldu bu.
Ancak Nehri kendisi kadar kurnaz ve karanlık denebilecek kadar gizemli Dara'yı kazayla başka bir dünyadan çağırdığında inançlarını gözden geçirmek zorunda kaldı. Dara ona inanılmaz bir hikaye anlattı: Sıcak, rüzgarlı kumların ateş yaratıklarıyla dolup taştığı, nehirlerde efsanevi maridlerin uyuduğu; bir zamanların muhteşem insan şehirlerinin kalıntılarının ve üstünde devasa avcı kuşların daireler çizdiği dağların ötesinde efsanevi pirinç kenti Divyurdu uzanıyordu. Nehri'nin mutlak bağlı olduğu şehir.
Divyurdu'nda, büyülerle bağlanmış yaldızlı pirinç duvarların içinde ve altı cin kabilesinin altı kapısının arkasında, eski husumetler derinlere iniyordu. Nehri bu dünyaya adım atmaya karar verdiğinde ise pamuk ipliğine bağlı barış bozuldu. Dara'nın tüm uyarılarına rağmen Nehri, babasının yozlaşmış yönetimini değiştirmeyi hayal eden idealist prens Alizeyd ile tereddütlü bir dostluk kurdu.
Nehri çok geçmeden hiçbir büyünün onu karmaşık taht oyunlarının tehlikelerinden koruyamayacağını, en akıllıca planların bile ölümcül sonuçları olabileceğini anlayacaktı... ve "ne dilediğine dikkat et" demelerinin bir sebebi olduğunu öğrenecekti.
Düzenbazın Kalbi İhanetle Doludur
Olden Hançeri'ni ele geçiren Kestra, Lord Endrick'i yok etmeye yeminliydi fakat düşmanını fazla küçümsemişti. Onun hamlesini kolayca savuşturan Endrick, hançerin ellerinden kayıp gitmesinin acısını Kestra'nın anılarını silip onu kölesi haline getirerek çıkaracaktı.
Vasılolan'ın durumunun ciddiyetinden habersiz olan Simon, onu kurtarabilmek için büyüye başvurmayı reddediyordu. Savaş kapılarına dayandığında, kimseye güvenmeyen Koraklar ve Halderianların arasından sağ çıkmak ve hakkı olduğunu düşünmediği bir unvanın ağırlığını taşımak zorunda kalacaktı.
Eğer hayatta kalmak istiyorlarsa, Simon ve Kestra'nın tek şansı birbirlerine tekrar güvenmek ve anılarına tutunmaktı. Peki paramparça bir kalp iyileşebilir miydi?
"Her sayfada artan gerilimiyle, son kitaba doğru nefes kesen bir yolculuk." −Booklist
Kızıl Taht'ın Peşindeki Herkes Lanetlenir
Simon, Halderianların yeni kralı olarak dört bir yandan kuşatılmıştı. Uygun bir evlilik yapması, Antora'ya hükmetmesi ve bu uğurda herkesi ezip geçmesi bekleniyordu. Oysa o, Kestra'dan, bir zamanlar aşık olduğu kadından umudunu hiç kesmemişti.
Herruh Ormanı'nda esir tutulan Kestra, büyüsünün geliştiğini hissedebiliyor ve tüm uyarılara karşın güçlerini tamamen benimsemesi gerektiğini biliyordu. Sonunda yozlaşacak olsa da emin olduğu tek bir şey vardı: Antora'nın kaderi büyüde gizliydi.
Lord Endrick'i yok etmek için farklı yolları tercih eden Kestra ve Simon'ı korkunç bir karar anı bekliyordu. O an geldiğinde beraber mi yoksa birbirlerine karşı mı savaşacaklardı?
"Savaş, ihanet, büyü ve aşkla dolu bir dünyaya açılan pencere." −School Library Connection
"Maniscalco yarattığı karakterlerle aklınızı başınızdan alacak!"
- Booklist
"Daha önce böyle bir kitap okumamış olabilirsiniz. Sonuna kadar elinizden düşüremeyeceğiniz garanti."
- School Library Journal
"Karanlık, sürükleyici bir hikaye. Tahminlerinizi boşa çıkaran bir son. Bir kitaptan başka ne istenir ki?"
- Anna Carey
Haftalarca New York Times'ın zirvesinde kalan, yirmiden fazla dile çevrilen Gölge ve Kan, şimdi Türkiye'de!
Asil bir İngiliz ailesine mensup 17 yaşındaki Audrey Rose ayrıcalıklı bir hayatı sürmektedir, ama toplumun beklentilerinin aksine gizli ve tekinsiz bir dünyası da vardır. Çünkü genç kız, amcasına adli tıp laboratuvarında otopsi konusunda yardım etmektedir. Ama Audrey bir gün kendini amansız bir katilin peşinde bulur ve hayatı tek kelimeyle tersyüz olur.
Kerri Maniscalco'nun satış rekorları kıran serisinin ilk kitabı Gölge ve Kan, hafızalarda iz bırakacak karakterleri, sürpriz gelişmeleri, eşsiz İngiltere tasvirleri ve görkemli finaliyle yılın kesinlikle favori kitaplarından biri!
Cani bir katil tarafından yönetilen bir diyarda, her şafak bir başka aileye kalp acısı getirmektedir. On sekiz yaşındaki Horasan Halifesi Halid her gece yeni bir eş almakta ancak sabaha kalmadan gencecik kadınların hayatına son vermektedir. Can dostu, Halid’in kurbanlarından biri olan Şehrazad, intikam almaya yemin eder ve gönüllü olarak Halid’e gelin gider. Sadece hayatta kalmaya değil, halifenin dehşet saçtığı hükümdarlığı yerle bir etmeye de kararlıdır.
Şehrazad zekâsı ve azmi sayesinde her gece Halid’in aklını çelip büyüleyici hikâyeler anlatarak hayatta kalmayı başarsa da bir sorun vardır: Genç kız can dostunu öldüren katile günbegün âşık olmaktadır. Üstelik bu mermer ve taştan sarayda hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamaya başlamıştır. Şehrazad, zalim çocuk hükümdarın genç kızları neden öldürdüğünü ortaya çıkarmaya ve bu döngüye bir son vermeye karar verir…
Günler Haritası'nda Bayan Peregrine'in vesayeti altındaki çocuklar Amerika'da yepyeni bir maceraya atılıyorlar.
Tuhafların dünyasını yerle bir eden savaştan sonra döngüler ve tuhaf halk hayatlarını yeniden kurmaya çalışmaktadır. Jacob Portman da savaştaki rolünden sonra evine, Florida'ya dönmüştür. Hayatının normale döndüğünü sanan Jacob, arkadaşlarının sürpriz ziyaretiyle aslında tuhaflıkların peşini bırakmayacağını fark eder. Tam da istediği gibi.
Dedesi hakkında daha önce hiç bilmediği yeni şeyler öğrenen Jacob, bir gölge avcısı olarak dedesinin izinden gitmeye ve Amerika'daki tuhaflara yardım etmeye karar verir. Yepyeni tuhaflıklara ev sahipliği yapan Amerika, tuhaflar için kanunsuz bir kıtadır. Jacob ve arkadaşları kendilerini eskisinden bile daha büyük bir tehlikenin içinde bulacaklardır.
Tüm bunlar kurgu ile fotoğrafçılığı nefes kesici bir şekilde bir araya getiren ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunan Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları romanında keşfedilmeyi bekliyor. Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacob, burada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi'nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine'in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok daha fazlası olduğunun farkına varır.
New York Times bestseller listesinden 108 haftadır inmeyen, aklınızdan çıkmayacak eski fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, gölgelerde geçen bir macera arayan her yaştan okuyucuyu içine çekecek eşsiz bir roman.
"Gergin, duygusal ve tuhaf mı tuhaf bir ilk roman. Fotoğraflar ve metin birbirini tamamlayarak unutulmaz bir
hikaye yaratıyor.
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nın Macerası Gölge Şehir'de Devam Ediyor! 3 Eylül 1940. On tuhaf çocuk, ölümcül canavarlardan oluşan bir ordudan kaçıyor. Ve onlara yardım edebilecek tek kişi var, o da bir kuşun bedenine hapsolmuş durumda.
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları'nda başlayan olağanüstü yolculuk, Jacob Portman ve arkadaşlarının, dünyanın tuhaf başkenti olan Londra'ya yaptıkları yolculukla devam ediyor. Orada, müdireleri Bayan Peregrine'e yardım etmenin bir yolunu arayan tuhaf çocukları, savaş yüzünden yaralanmış bu şehrin karanlık köşelerinde korkutucu sürprizler bekliyor. Serinin ikinci kitabı Gölge Şehir de merak uyandıran eski fotoğraflarla heyecan verici bir hikayeyi bir araya getiren, eşsiz bir kitap. Gölge Şehir'e yapılacak bu yolculukta siz de yerinizi ayırın!
"Gergin, duygusal ve tuhaf mı tuhaf. Fotoğraflar ve metin birbirini tamamlayarak unutulmaz bir hikaye yaratıyor." -John Green, Aynı Yıldızın Altında'nın çoksatan yazarı
Tuhaf çocukların hikayesi, serinin üçüncü kitabı Ruhlar Kütüphanesi'yle son buluyor. Olağanüstü güçlere sahip bir çocuk. Ölümcül canavarlardan oluşan bir ordu. Tuhafların geleceği için verilen destansı bir savaş.
Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları ile başlayan ve Gölge Şehir ile devam eden macera, Ruhlar Kütüphanesi'nde nefes kesici bir son buluyor. Öykümüz on altı yaşındaki Jacob'ın yeni bir özel güç keşfedip, tuhaf yoldaşlarını sıkı korunan bir kaleden kurtarmak için tarihin içine dalmasıyla başlıyor. Bu yolda Jacob'a, ateşi kontrol edebilen Emma Bloom ve kayıp çocukları bulmakta üstüne olmayan Addison MacHenry adlı bir köpek eşlik ediyor.
Günümüz Londra'sından, Viktorya İngilteresi'nin en korkunç mahallesi olan Şeytanın Arka Bahçesi'nin labirentvari arka sokaklarına seyahat edecekler. Burada, bütün tuhaf çocukların kaderleri belirlenecek. Serinin önceki kitaplarında olduğu gibi, Ruhlar Kütüphanesi heyecan verici fantazi ile daha önce hiç basılmamış eski fotoğrafları ve eşi benzeri olmayan bir okuma deneyimini kusursuz biçimde bir araya getiriyor.
YA fantasy from bestselling V.E. Schwab - Romeo & Juliet meets The Poisonwood Bible in this tale of star-crossed lovers and deals with the devil. When Addie La Rue makes a pact with the devil, she trades her soul for immortality. But there's always a price - the devil takes away her place in the world, cursing her to be forgotten by everyone. Addie flees her tiny home town in 18th-Century France, beginning a journey that takes her across the world, learning to live a life where no one remembers her and everything she owns is lost and broken. Existing only as a muse for artists throughout history, she learns to fall in love anew every single day. Her only companion on this journey is her dark devil with hypnotic green eyes, who visits her each year on the anniversary of their deal. Alone in the world, Addie has no choice but to confront him, to understand him, maybe to beat him. Until one day, in a second hand bookshop in Manhattan, Addie meets someone who remembers her. Suddenly thrust back into a real, normal life, Addie realises she can't escape her fate forever.
On yedi yaşındaki Oğlan, evinden dışarıya hiç çıkmamıştır. Frankenstein'ın canavarı ve Gelin'in oğlu olduğunuzda halkın arasına karışmanız epey zordur; tabii eli meşaleli kalabalığın dikkatini çekmek istemiyorsanız.
Oğlan ve ailesi, Times Meydanı'nın altındaki gizli bir canavarlar mağarasında yaşadıkları için Oğlan'ın dış dünyayla tek iletişim yolu, devasa cüssesini ve dikişli suratını bir kod katmanının ardına gizleyip olağanüstü bir bilgisayar korsanı olarak nam saldığı internettir. Evde işlerin sarpa sardığı bir gün Oğlan kaçar, kendini alışveriş merkezleri ve lokantalarla, aşk ve kalp kırıklıklarıyla tanıştıracak olan Jekyll ve Hyde'ın torunlarıyla ülkenin bir ucundan diğerine sürecek bir yolculuğa çıkar.
Ancak Oğlan ne kadar uzağa giderse gitsin ailesiyle son bir kez yüz yüze gelmeden peşini bırakmayan uğursuzluklardan kurtulamayacaktır.
Bu eğlenceli, romantik ve müthiş yaratıcı roman, canavar −ve adam− olmanın tanımını yeniden yazıyor.
11 Ağustos 2008'de on sekiz yaşındaki Marie, Washington, Seattle yakınlarındaki dairesinde maskeli bir adamın kendisine tecavüz ettiğini bildirdi. Birkaç gün içinde polis ve Marie'nin en ya kınları onun hikayesinden şüphelenmeye başladı. Polis yön değiştirerek Marie'yi araştırmaya koyuldu. Hikayesindeki tutarsızlıklar ve başkalarının şüpheleriyle yüzleşen Marie, kendini kaybetti ve anlattıklarının yalan olduğunu söyledi. Polis, onu yalan ve yanıltıcı ifade vermekten suçlu buldu.
İki yıl sonra bir cinsel saldırı vakasını araştırmakla görevli iki dedektif, bir seri tecavüzcüyle karşı karşıya olduklarını keşfetti: Kurbanlarını fotoğraflayan, görüntüleri çevrimiçi olarak yayınlamakla tehdit eden ve tüm fiziksel kanıtları silmek için hesaplanmış adımlar atan bir adamla.
Soruşturma dosyalarına, kapsamlı röportajlara dayanan İnanılmaz, şüphenin, yalanların ve adaletin peşinden giden ve rahatsız edici gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktan bir adım bile geri durmayan sarsıcı bir süreci gözler önüne sermektedir.
Npr, Washington Post, Financial Times ve The Economıst'e Göre Yılın En İyi Kitaplarından.
Onu görmeden önce sesini duydum: Çığlığı surlarımızın içinde yankılanıyordu. Tanımak için onu görmenize gerek yoktu, şanı savaşacağı yerlere önceden gelirdi: Yüce ve zeki Akhilleus, tanrılara benzeyen Akhilleus. Ondan bahsederken bu isimlerin hiçbirini kullanmazdık. "Kasap" derdik biz ona.
Beni kendi şehrimden, tahtımdan kopardığı gün eski hayatıma dair her şey ardımda kaldı. Troya'yı almak üzere yola çıkmış bir ordunun kölesi, kardeşlerimi ve kocamı öldürmüş Akhilleus'un odalığıydım artık. Kim olduğunu önemsemediği bir ganimettim onun için, fazlası değil.
Neyi mi önemserdi peki? Şanını. çünkü pazarlık böyle yapılmıştı, hilekar tanrıların ona verdiği söz buydu: Troya surları altında erken bir ölüme karşılık ebedi şan ve şeref. Ve ölümü yakındı, bunu biliyordu.
Ama bu hikaye savaşın nasıl şanlı olduğunu, erkeklerin ne kadar cesurca çarpıştığını anlatmayacak, o defalarca yapıldı. Hayır, bu tarihte unutulmaya zorlananların hikayesi. Yine de unutulmayacağız, yıllar sonra bile anneler çocuklarına Troya şarkılarını söyleyecek, biz de onların rüyalarından eksik olmayacağız. kabuslarından da.
Kızların Suskunluğu'nda Pat Barker, Troya Savaşı'nı Akhilleus, Odysseus ve Agamemnon gibi intikam peşindeki erkeklerin değil, onların gölgesinde kalan bir kadın olan Briseis'in gözünden anlatıyor ve İlyada destanına yepyeni bir bakış açısı getiriyor.
Odin'in bir sürü ismi var. Benim de. Ve birazdan okuyacaklarınız benim sırlarımı ortaya çıkaracağı için gelin bu seferlik söze benden başlayalım. Ötekiler olayların kendilerince bir versiyonunu anlatma fırsatı zaten buldular.
Bu naçiz anlatım hakkında bilmeniz gereken ilk şey, ortada gerçek bir başlangıcın olmadığı. Aynı şekilde gerçek bir sonun da; ama elbette her ikisinden de bol bol mevcut. Sonlar, başlangıçlar, kehanetler, destanlar, öyküler, efsaneler ve yalanlar...
Yalan demişken. Yalanların Babası olarak aklınıza benim gelmem doğal. Loki. bu benim. Işık Yaratan, yanlış anlaşılan, kaypak, bu teferruatlı yalanlar silsilesinin yakışıklı ve mütevazı kahramanı. Eserime şüpheyle yaklaşabilirsiniz ama en az resmi versiyon kadar doğru ve hatta bana kalırsa daha eğlenceli. Tarih, şimdiye dek yazıldığı haliyle bana gayet küçük düşürücü bir rol biçti. Sahneye çıkma sırası artık bende.
Loki'nin Müjdesi'nde Joanne M. Harris, tarihin en oyunbaz tanrısının Kaos'un içinden çıkıp nasıl Asgard tanrılarının yanına yerleştiğini, Odin'le nasıl kan kardeşi olduğunu, Thor'un ve diğer İskandinav tanrılarının başına ne tür dertler açtığını ve bunları yaparken aslında ne kadar "masum" olduğunu esprili bir dille, bizzat Loki'nin ağzından anlatıyor. Loki'nin her numarasıyla, Ragnarök bir adım daha yaklaşıyor.
Ünlü bir televizyon programı yapımcısı olan Morgan Sheppard on bir yaşındayken, matematik öğretmeninin gizemli ölümünün ardında yatan sebebi bulduğu için “Çocuk Dedektifi” olarak ünlenir.
Yirmi beş yıl sonra bugün, uyandığında kendini bir otel odasında yatağa kelepçeli halde bulur. Neler olduğunu anlamaya çalışırken odada yalnız olmadığını fark eder. Bir zaman sonra da biri katil olan, birbiriyle alakasız beş kişi ve bir cesetle –ki bu, psikoloğu ve dostu Simon Winter’dır– beraber tıkılı kaldıkları bu yerde cinayeti çözmesi ve dedektiflik becerilerini yıllar sonra tekrar kanıtlaması için sadece üç saati vardır. Aksi takdirde, kaldıkları otele yerleştirilen bomba patlatılacak, oteldeki ve çevredeki yüzlerce masum insanla birlikte kendileri de ölecektir.
Zaman aleyhine işlerken geri sayım çoktan başlamıştır. Diğer yandan, oyunu kazanmaya çalışırken Morgan’ın geçmişine gömdüğü sırlar su yüzüne çıkacak, kendiyle yüzleşecek ve elbette canı fazlasıyla acıyacak
Gerçekler saklı kalmayacak.
Owen Foster hayal edebileceği her şeye sahipti. Fakat annesi okula gelip de bombayı patlatınca, doğru sandığı her şey temelinden sarsıldı: Louisiana'daki küçük kasabalarının en büyük işvereni olan babası, aile şirketlerini zimmetine milyonlar geçirmek ve çalışanlarının emeklilik hesaplarını boşaltmak için kullandıktan sonra sırra kadem basıp bu pisliği temizlemeyi ona ve annesine bırakmıştı.
Lisedeki son yılını bitirmek için kasabalarına döndüğünde, zar zor hatırladığı insanların ona diş bilediğini fark etti. Nereye giderse gitsin peşini bırakmayan fısıltılar ve bakışlar yetmezmiş gibi, her gün yeni bir tehdit mesajıyla uğraşıyorlardı. Tabii bir de babasından gelen ve henüz kimseye söylemediği not vardı.
Owen'ın yegane sığınağı, bir şeyler saklıyormuş gibi dursa da ona her zaman yardım eden Gus'ın meyve bahçesiydi. Yıllar önce Vaiz Ormanı'nda yaşananlar tekerrür etmenin eşiğindeyken, yeni bir gelecek yazabilmek adına geçmişleriyle yüzleşmeleri gerekecekti.
Müşterileriniz sizi sosyal medyada övüyor mu? Potansiyel müşterileri sadık müşterilere dönüştürmek için müşterilerinizin harika deneyimlerini paylaşın.
Bir tatil indirimi veya haftalık özel bir indirim mi sunuyorsunuz? Müşterilerinizi bu muhteşem fırsatla heyecanlandırmak için burada duyurun.
Yeni bir yer mi açtınız; mağazanızı yeniden mi tasarladınız veya yeni bir ürün ya da hizmet mi eklediniz? Bu haberi kendinize saklamayın; paylaşın, duymayan kalmasın.
Müşterilerin soruları varsa, bizim de yanıtlarınız var. En sık sorulan soruları ekleyin; böylece herkes kazançlı olsun.
kitaplıyorum.com
Telif Hakkı © 2021 kitaplıyorum.com - Tüm Hakları Saklıdır.
GoDaddy Destekli
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.
Hoş Geldiniz! Denemeye Değer!